Pandemi sonrası, Bodrum nüfusunun afaki derece arttığı; eskiden 2. Konut olarak kısıtlı sürelerle kullanılan konutların kullanılmaya ve hatta kiraya verilmeye başlandığı ancak artan nüfusla orantılı olmadığı için nitelikli konut ihtiyacını karşılamayan Bodrum’un kira bedellerinin; bu popülaritesi nedeniyle arttığı bilinen bir durum. Bu durumun da iki taraflı kurbanları ortaya çıktı.Son zamanlarda; çok sık sorulan sorular; mal sahiplerinin; pandemi öncesinde kiraya verdikleri konutlarının kira bedellerinin, rayiç bedellerin altında kalmasından duydukları rahatsızlığın giderilip, giderilmeyeceği ve kiracıların mal sahiplerinin kira bedellerinin rayiç oranlarına yükseltilmesi isteğinin ne oranda karşılanması gerektiği üzerine türetilen sorular. Gerek sosyal medyadan; gerekse de iş hayatının rutininde illaki bir ortamda bu soruyla muhatap oluyoruz. Pandeminin etkileri devam ederken, pandeminin hemen sonrasındaki döviz kuru artışındaki süpriz ile tavan yapan paranın değer kaybının yol açtığı zararın, kira bedellerinin yükseltilmesi ile kapatılmasının mümkün olup olmayacağını, kira bedeli artışının, bu zarara bir çare olup olamayacağı sorularının cevaplarını mülklerini kiralayan mal sahipleri aramaya çalışıyorlar. Aslen mevzuatımızda kiralama işlemlerini düzenleyen Borçlar Kanunu’nda, bu duruma bir merhem bulunabilir. Ancak kanunda; sıkı şartlara bağlanan çözümler için; mal sahiplerinin tespit davası açıp açmayacaklarına dikkat etmeleri, yasal şartları sağlayıp sağlamadıklarını titizlikle incelemeleri gerekiyor. Kira tespit talebi ile mahkemeye başvurmanın temeli; piyasanın mevcut şartlarının öngörülmeyecek şekilde değişimi sonrasında, kiralama bedelinin, emsal rayiçlerinden çok düşük kaldığından bahisle; kiranın rayiçlere uygun hale getirilmesinin talep edilmesine dayanıyor. Bu dava, mal sahiplerinin taleplerini karşılayan bir dava türü olarak, günümüzde şartları mevcut ise, paranın değer kaybından bahisle kullanılabilecek bir yasal yöntem olarak değerlendirilebilir. Diğer yandan, kiracılar için ise, devam eden sözleşmelerindeki şartları korumak adına yasal yükümlülüklerini ifa etmeleri ve sözleşmesel sorumluluklarını gereği gibi yerine getirmeleri önemli bir kriter. Belirsiz süreli kira sözleşmeleri açısından, yasal artış oranlarına uygun kira bedeli artışı ile sözleşmedeki yan yükümlülüklere uygun olarak, sözleşmesel yükümlülüklerin yerine getirilmesi, kiracı açısından mevcut sözleşmelerinin geçerliliğini sürdürmek için oldukça önemli. Aksi halde, her türlü sözleşme ilişkisinde olduğu gibi, sözleşmenin karşı tarafına haklı bir nedenle sözleşmenin sonlandırılmasına yönelik bir hak verilmesi, kira ilişkisini bitirip, yeni bir bedelle yeni bir kira sözleşmesi yapılmasına kapı açar. Ekonominin kalp eğrisi gibi inip çıkmadığı, öngörülebilir bir düzlemde paranın değerinin seyrettiği ekonomik düzleme geçilmediği sürece, her türlü sözleşmedeki bu karşılıklı revize talepleri ve zarar hesapları karşılıklı devam edecek gibi görünüyor.