TEKNOLOJİ BARONLARI SORGULAMASININ TÜRKİYE’YE YANSIMALARI

Geçtiğimiz hafta (Temmuz 2020 sonu) A.B.D. merkezli ve teknolojinin en hacimli şirketlerinin yetkilileri; A.B.D temsilciler meclisinde sorgulama duruşmasına davet edildi. A.B.D devlet politikası, tekelleşmenin önüne geçmek ve rekabetin önlenmesine yönelik şirket tutum ve davranışlarını engellemek odaklı olarak, amaçlanan tüketicinin en güçlü karar verici olarak, en kaliteli ürün ve hizmetlere en az maliyetle ulaşabilmelerini sağlayan bir düzeni devam ettirmektir. Bu yönüyle, tüketicinin asıl karar verici olduğunu unutan şirketlere de bunu hatırlatmaktır. Bu amaçlarla; şirketlere bir ayar çekme duruşması düzenlendi ve şu anda dünyanın en güçlü ve en teknolojisine sahip şirketlerin, en yetkili gelişmiş kişileri; devlet gücünün önünde takım elbisesinin düğmelerini ilikleyip, kurulun sorduğu soruları cevapladılar. Duruşmanın içeriği; bu teknolojiyi kullanan, hepimizi ilgilendirdiği için, Türkiye’de yansımaları olacaktır. Kimlere hangi içerikli suçlamalar yapıldığına gelirsek; 
Google başta e- mail hizmetleri olmak üzere; kullanıcıları kendi ürün ve hizmetlerine yönlendirmek ; 
Apple satıcılardan alınan komisyon oranlarını, satıcının profiline göre değiştirmek ve sebepsiz yere komisyonu azaltıp, arttırmak; 
Amazon satıcıların iyi satan ürünlerini taklitle üretip, kendi markası altında satmaya çalışırken bir yandan da bu satıcıları kendi platformundan zorla çıkartmakla suçlanıyor. Soruşturmaya konu en ilginç suçlama ise bence Facebook’un sahibi Mark Zuckerberg ‘e yapıldı. Bilindiği üzere Facebook, Instagram isimli sosyal medya macerasını satın aldı ve whatsapp ile birlikte; herhalde şuanda dünya üzerindeki en büyük sosyal medya devi oldu. İşte Mark’a yönelik satın alma kararını neden verdiğine dair suçlama var, çünkü Facebook finans müdürü ile e- mail yazışmasında; ‘’…bize güçlü bir rakip ve tehlike arzediyor; satın almamız lazım’’ şeklinde cümleleri kurulun kapsamlı soruşturmasında tespit edilmiş. Yani devlet gücü, dünyanın en güçlü insanlarına dahi, rekabetin engellenmesine yönelik her türlü unsurun ortadan kaldırılması amacıyla, canım istedi satın aldım dedirtmiyor. 
Tüm bunlar bizi neden ilgilendiriyor diye düşünen olursa; sevgilisinden dahi ayrılırken telefonundan ayrılamayan toplumun üyeleri olan bizler, bu şirketlerin kararlarına yön verecek asıl karar vericileriz. Elinde telefonu ve bilgisayarı ile bu şirketlerinin hizmet alıcısı olan bizlerin yani tüketicilerin de gücümüzün farkına varıp, haklarımıza sahip çıkmamız ve gerekirse bu haklarımızı devlet eliyle korumamız da önemli.  
Zira son dönemde, ülkemizdeki yeni jenerasyon devlet kurumları da tüketicinin haklarını, kararlarını hür iradesi ile alınmasını, kendisine ait bilgiler hakkında da tüm kararlara hakim olması için çalışıyor. Tüketiciyi koruyarak düzenlemeleri yapmak için Rekabet Kurulu ile Kişisel Bilgilerin Korunması Kurulu çeşitli kararlar alıyor, cezalar veriyor. Bu şirketler hakkında A.B.D’nin vereceği kararlar da şu yönüyle önemli; kendi ülkesinde yapamadığını ülkemizi muz cumhuriyeti sanıp yapmaya çalışan şirketlere; işte bu kurumlar tokat gibi cezalar verdiler, geçtiğimiz günlerde. Yani kendi ülkelerinde yapamadıklarını, bizim ülkemizde de yapmaması için temsilciler meclisinin kararları, bizim kurumlarımıza da yol gösterici olacak ve Türkiye’deki tüketiciler de kendi kurumlarımız eliyle korunacaktır diye düşünüyorum.